Kemal Kılıçdaroğlu salı günü mecliste Türk siyasi hayatına geçecek bir konuşma yaptı ..
Hatta kendisinin dışına çıkarak ..
Bugüne kadar ki üslubunu hiçe sayarak ..
Hükümeti ve uygulamalarını ağır bir dille eleştirdi kürsüye vura vura Kılıçdaroğlu.
O konuşmanın içinde bir paragraf ilgimi çekti.
CHP lideri, hükümetin Türkiye’ yi finansal ve yatırımcı kuruluşların gözünde değersizleştirdiğini fakat kendilerinin yönettiği belediyelerin bu itibarsız süreci yaşamadığını söyledi.
Önemli bir konuydu bu aslında ..
Üzerinde durulması gereken bir saptama..
Kılıçdaroğlu’nun bu saptamasına taban oluşturan konu ise İstanbul Büyükşehir’in metro hatlarının tamamlanması için yurtdışından ihraç ettiği 580 milyon Dolar.. Londra’dan kredi bulan İmamoğlu’na deyim yerindeyse memleketinde gurbeti yaşattı kamu bankaları.
Gelelim bize..
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer 100 çevre dostu otobüs alımını bir önceki meclise getirdi. Mecliste, otobüslerin 64 ülkenin ortaklığı ile kurulmuş Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankasının 22 milyon Euro kredi desteği ile alınacağı söylendi .Bu paranın 7 milyon Euro’sunun belediyeye hibe edileceği, yakıtı doğal gaz olduğu için yıllık 33 milyon tasarruf sağlanacağı ve 2 yıl geri ödemesiz şekilde toplam 100 otobüs için 15 milyon Euro ödeneceği de dile getirildi ..Ve bu kredinin bu önemli finansal yapının kapısını çalan her kuruluşa verilmediği gerçeği de ortadayken..
Gelin konuyu daha derinleştirelim…
Ve başka örneklerle güven esasına oturtalım.
Biliyorsunuz metro yeterlilik ihalesi yapılmıştı geçtiğimiz aylarda. Deve dişi olan yerli ve yabancı 13 firma katıldı bu ihaleye. (Bu firmaların bir çoğu da konsorsiyum, çok ortaklı) 9 tanesi yeterlilik aldı . Ocak ayının sonunda ihalenin ikinci aşaması yapılacak
Büyük bir borç yükü altında hem de muhalefette olan bir belediye olmasına rağmen bu ihale için yapılan katılım başvurusu dikkate değerdi. Bende dahil bir çoğumuzun uçuk dediği proje yatırımcının kadrajına girdi ve Mersin’in kazancı için atılmış ciddi bir adim oldu.
Devam ediyorum.
Su tarife ücretleri uzunca bir süre tartışılan ve Başkan Seçer’i siyaseten zor duruma düşüren MESKİ, yatırım ayağında ise cazibe merkezi haline geldi. İçme suyu, kanalizasyon , yağmur suyu, akaryakıt ve tesis başlıklarında merkez ve diğer ilçelere yapılan yatırımların ihaleleri için ciddi rağbet oluştu . Daha önceleri adrese teslim ihalelerin yaşandığı belediyecilik anlayışının aksine MESKİ’de firmaların eşit rekabet kuralları içinde mücadele etmeleri sağlandı. İhalenin büyüklüğü ya da niteliğine göre 2019 yılı içerisinde en az 7 en fazla 32 firma birbirleriyle rekabet etti. Pandemi ile mücadele edilen 2020 yılında ise 49 firmanın iştirak ettiği ihalelerin bile yaşandığını gördük. Yani belediye şeffaf, güvenilir ve eşitlik yaklaşımıyla firmalar arasında rekabet ortamı yaratmayı başarmış görünüyor.
Demek istediğim şu.
Yatırımcının sermayesi güven..
Ve Başkan Vahap Seçer’in bu kadar sorunlu ve borçlu bir kurumu şu ana kadar ki görev süresi içerisinde güvenilir ve iş yapılacak bir kulvara taşıması da dikkate değer ..
Aslında bu Belediye Başkanı Vahap Seçer’in siyaset ve hizmet yaparken is adamı Vahap Seçer kimliğini bir tarafa bırakmamasından kaynaklı bana göre .
Empatiyi ihmal etmemesinden.